Diskin Tarihi
Veri depolama aracı olarak yaklaşık olarak son 25 yıla (Laser Video Disk’leri de hesaba katacak olursak son 35 yıla) damgasını vuran optik disklere geçmeden önce veri kaydetmenin yöntemlerine ve araçlarına kısa bir bakış atmakta fayda var;
Veri kaydetmenin tarihi Thomas Edison’a kadar ulaşır. Edison 1877 yılında sesi mekanik yöntemle kalay levhalar üzerine kaydetmeyi ve geri okutmayı başarmıştı. Daha sonra 1898 yılında Danimarkalı mucit Valdemar Poulsen bir piyano teli üzerine ilk manyetik kaydı gerçekleştirdi. 1980’lere gelene kadar bir asır boyunca ses ya da veri plaklara, çelik şeritlere, manyetik şeritlere ve daha pek çok şeyin üzerine kaydedildi ve okundu. (Bu yıllara ilişkin serüveni merak edenlere “100 Yılı Aşan Rekabet” isimli bölümü okumalarını öneririz.)
Manyetik diskleri ve manyeto-optik diskleri bir yana bırakacak olursak 80’li yılların başından itibaren, veri depolama aracı olarak optik diskler hızla gelişti ve yaygınlaştı.
Aslında ilk optik disk türü olarak Laser Video Disc’ler 60’lı yılların sonlarında Philips firması tarafından geliştirildi. LVD veya LD şeklinde kısaltılan Laser Video Disc 12 inch (= 30,5 cm.) çapında idi. Bu disk, düşük güçlü bir laser ile okunuyordu ve her yüzü 30’ar dakika kayıt kapasitesine sahipti. Bugün kullanılmakta olan optik disklerden temel farkı, üzerindeki video ve audio bilgisinin analog olarak kaydediliyor ve okunuyor olmasıdır. LD-player’lar ve LD’lere kaydedilmiş filmler piyasaya sürülmesine rağmen LD’ler piyasaların baş aktörü olmayı başaramadılar. En azından, bir LD’nin kayıt süresi filmler için kısa kalıyordu. Önce, 80’li yılların ortalarında piyasada boy göstermeye başlayan Video-CD’ler ve sonra 90’lı yıllarda da DVD’ler, LD’leri teknoloji müzelerine gönderdiler.
Bu arada, bir yandan elektronik alanında yarı-iletken teknolojisinin hızlı gelişimi, öte yandan veri sıkıştırma yöntemlerinin çeşitlenmesi ve gelişmesi, optik disklerin son 25 yıla hakim olmasında çok önemli iki etken oldu. Artık analog ses ve video işaretleri digital işaretlere çevrilebiliyor, 0 ve 1’lerden oluşan bilgi katarlarına dönüştürülebiliyordu. Digital bilgiyi hızla işleyebilecek, kapladığı alanı daraltmak için sıkıştırabilecek elektronik devreler geliştirilmişti. Motor hızlarına istenildiği şekilde hükmedilebiliyordu ve laser uygulamaları çok yaygınlaşmıştı. Bütün bunlar bir araya getirilince, optik disklerin endüstriyel uygulamaları süratle ve birbiri ardınca piyasaya çıkmaya başladılar.